Premium Ads

Eğitim dünyasının birçok problemi mevcutken, yeni bir durum eklenmiştir. Bu projenin ortaya çıkaracağı okuldaki olayların yanı sıra, olumsuz etkilere rağmen belirlenen eğitsel seviyenin incelenmesine yol açması dileği vardır! Böylelikle öğretmen yetiştirmedeki, atanmadaki, kariyer sistemlerindeki ve özellikle de farklılıkların olduğu okulları ayırdedilmesi konularını tekrardan ele almak zorunda kalıyoruz; bu konuyu önemsemeliyiz, açıkça konuşmalıyız!... Bir okulu veya öğretmeni "kalitesiz" ya da "kaliteli" olarak sınıflandırmak mümkün değildir. Özellikle devlet okullarındaki gerçekleri göz ardı edemeyiz!

Eğitim, yaşamdaki ikinci önemli anayasal hak olarak kabul edilmekte ve bunun dünya çapında geçerli olduğunu belirtiyoruz. Hiçbir kişinin eğitime karar vermesini izole tutması doğru değildir; ebeveynlerden veya devlete bağlı olmadan eğitim söz konusu olduğunda özellikle böyledır. Zorunlu eğitimi varlığından dolayı savunanlar mevcuttur çünkü ana amacım sadece sınavları geçen öğrenciler yetiştirme değil, aynı zamanda iyi vatandaşlık kurallarını takip edebilen mutlu bireyler yetiştirmeyi içerir. Her çocuk - dini, dileti, ırkı veya ekonomisine bakılmaksızın - en yüksek kalitedeki eğitmene erişime sahip olmalıdır. Devletler, hükümetler, ebeveynler ve öğretmenlerin bu hakkı sağlamak için çalışmasının önemi vurgulanmaktadır. İdeal bir öğretmen ve okul, bir çocuğa karşı çıkmayı gerektiren fırsatlarından biridir! İşte neden tüm ülkeyi kapsayan standartların yükseltildiği yerlerde, farklılıklarla yerine getirdiği işlevselliği azaltmadan eğitsel denge sağlaması gerekiyor. Gelecek çocuklar tarafından yönetileceği için, öğretmenler gelecek yapı taşlarını oluştururlar ve okullar ise tüm ayrıcılığı yıkanmış sevgiyi, beraberliği, kalitesi, yetenekleri, barışı, demokrasiyi, hakkımıza, hukuksallaşmasına, adalete ve ulusal-manevi değerlere karıştırıldığı alanlardır. Pozitif veya negatif anlamda hiçbir öğrencide ayrıcalıklara rastlamamalıdır ki gerçek bir okul olsun. Projeler okulları diğer okullardan nasıl ayırıyor? Sistem oluşturulduğu zaman niye ihtiyac duymuş olduk, amaçları ve uygulanan süre ile kapsamı neydi ve sonuçta ulaşıldığı nokta nedir?. Dünyada genellikle bu tür okullar bulunmayabilir.

Liseler genelde üçe ayrılır.

Akademik liseler, üniversite eğitimine hazırlanmaya çalışan öğrenciler için; meslek liselleri ise hayatın erken aşamalarında atılıma yönlendiren kişiler içindir. Ayrıca üstün yetenkeliler için özel olarak sanat, spor ve benzeri alanları kapsayan liselere de sahibiz.

Gelişmiş ülkelerde genellikle halkın yaklaşık %65-%75'i meslek liselerinde eğitim görürken, %25-%30'u akademik lise studentleri arasına girer ve azı olan %5'lik kısmı ise kişisel özelliklerinin en iyi şekilde ortaya çıkarılabilmesini sağlayacak kurumlarda yer alır. Biz de cumhuriyetin başlangıcında aynı eğilime sahiptik ancak nüfus artış hızımızın hızlı olması, diplomalara olan düşkünlüğümüz ve özellikle sınav temelli bir eğitim sisteminin yaygınlaşması tüm bakiyeyi karıştırmış oldu. Tüm öğrencilere okullardan üniversite için hazırlanmalarını sağlamamız, işe yaramaz kılan sistemimize rağmen liselerimizi düşük değerlendirmeye tutsak bırakmış olmak gibi durumu daha da kötülemiş olduk. Her türlü ihtiyaca bağlı olmadan üniversiteleri açmış, nitelikli veya nitelsiz olarak okulları ayırt ettirmiş, ayrıca meslek lisenin asıl amacı olan yetenekli çalışanların yetiştirildiği bir yapıya karşı geldik ve bunları sadece yükseköğretim hazırlığı yapma amacına dönük kurumlar haline getirmiş bulunmaktayım.

Devletin politika yapmasını bırakalım; hiçbir zaman sürdürülebilir bir eğitim stratejisi ortaya çıkmadı. Hükümetlerdeki aynı yönetim altında bile Milli Eğitim Bakanlarının değişmesiyle beraber, eğitim yöntemleri sürekli yeniden yapılandırıldı. Dikkat çekici olan nokta ise,Cumhuriyet'in tarihinde geçen tüm Bakanlardan, eğitim alanında deneyim kazanan veya eğitime tutkuludur diye nitelendirilebilen sayılıklarının sayısına sadece birkaç elliyi yetiyor! Her Bakan geldiğinde kendi tarzında yeni eğitim yaklaşımları geliştirdi ve özellikle öğretmenleri büyük ölçüdeeparatedardı. Aynı kurumda ve aynı disiplini öğretmekte olan öğretmenlere farklı sınıflandırmalarda uygulanmıştır. Bazısı takdir görürken, diğerleri tamamen dışlanmıştı...

40 yıl aynı okulda

Bakan Tekin, bir televizyon programa katıldığı zaman "Kırk yıldır aynı okulda hocalık yapan kişiler var" dediği için projedeki okulları konu alan olayları manipulate etmekten sorumlu tutuyor. Bunun karşıtı olarak muhalefetteki partiler, sendikalardaki personeller, hoca arkadaşlarım ve öğrenci çocuklarının görüşleri farklı. Onlara göre eğer herhangi bir maniplasyon söz konusuysa bu maniplasyona tek başlarına Tekin himself son vermiştir. Eğitim Sen'in belirttiği üzere bazı hocaların kendi payidarlıklarından bahsediyor olmalarının retoriği şöyle: 'Hocanın sürekli aynı yerde ders anlatıp bitirebileceği düşünülmüş duruma pek nadir rastlanabilir ve mümkün bile değil. Öğretmenlerin en çok sekize kadar kalabilecekleri varsayılıyor; ama Yusuf Tekin bilmiyor veya durumu değiştirmeye çalışıyor. Genel bir özelliğe dönüştürme çabası halkımıza açık şekilde yanlış bilgi vermektir!'

Özetin özeti: Görünüşe göre bu tartışmanın ana etkisi su yüzüne çıkmakla kalmayıp durumun içine çekiyor. Umuyoruz ki bunun eğitime olan katkısı negatif değil ve morali bozmayacak...

Table of Contents [Close]
    Daha yeni Daha eski
    X
    X
    X